Yaşamınızın Milimetrik Ortakları: Mikroplastikler

Mikroplastikler, boyutu 5 mm'den küçük parçacıklar olarak tanımlanır. Sadece daha büyük parçaların parçalanmasından elde edilmez, aynı zamanda ticari kullanımlar için bu boyutlarda üretilir. Gıdada ve özellikle deniz ürünlerinde, deniz tuzunda, içme suyunda mikroplastiklerin varlığına ilişkin çeşitli bilimsel veriler rapor edilmiştir.
 Mikroplastikler, deniz canlılarının gastrointestinal sisteminde ve ayrıca insan bağırsağında da tespit edilmiştir. Güncel bir araştırmaya göre mikroplastikler, plasenta yani anneyle bebeği birbirine bağlayan göbek kordonunda saptanmıştır. Göbek kordonunda bulunan mikroplastikler ise “Plasticenta” olarak adlandırılmıştır. Deniz canlılarında, deniz tuzunda ve içme suyunda yer alan mikroplastikler sadece buralarda sınırlı değildir. Mikroplastikler, evde kullandığımız polyester hammaddeli halılarda, oje, ruj gibi renkli makyaj malzemelerinde, saç boyalarında, plastik saklama kapları ve plastik su şişelerinde kısacası plastiğe dair her şeyde bizzat yer almaktadır. 

Mikroplastikler Zararlı Mı?
Mikroplastikler, vücuttan atılamayan parçalardır. Hücrelere girebilecek kadar küçük ve gözle görülemeyen boyutlardadır. Milimetrik plastiklerin sindirim sistemine girmesi ve bağırsaklardan emilmesi kronik hastalıkların, toksik yük birikiminin zeminini hazırlar. Kronik hastalıkların ve toksik maddelerin vücutta birikmesi yaşam kalitesini düşürür.

Mikroplastikler Nesilden Nesile Aktarılır Mı?
Mikroplastikler, anne karnındaki bebeğe göbek kordonu vasıtasıyla aktarılabilmesi nedeniyle çocukların vücudunda birikim sağlar ve vücutta istenmeyen etkiler bırakabilir. Kronik hastalıkların ve toksik maddelerin vücutta birikmesi yaşam kalitesini düşürebileceği gibi gelecek nesillere sağlıklı gen aktarımını da etkiler. Son zamanlarda yapılan bilimsel çalışmalarda anne sütünde de mikroplastik varlığı kanıtlanmıştır.